Notlar'ın varlığı hem yazar hem de okur çevresi için adeta bir sükût alanı oluşturmuştur.
Türkiye'nin siyasal istikrarının bozulması bir anlamda fikrî istikrarsızlığı konuşmamıza engel teşkil etmektedir. Her farklı gündem, aslî tartışmalarımızın önünde farklı bir perde olmaktadır. Bu yüzden on yıllarca aslî birçok konu gündeme gelme fırsatı bulamamış, hak ettiği önemde tartışılmamıştır. Fikrin bir ülkenin gündemini ilmek ilmek işleyişi kadar, bir ülkenin gündelik ve kronik sorunlarının fikrin alanını işgal edişi ve şekillendirmesi de dikkati çekmektedir. Ülke olarak gündelik ve güncel sorunlarımızı halledememenin bize maliyeti aslî tartışma alanlarından uzaklaşmak olarak ortaya çıkmıştır. Esaslı bir tartışmadan mahrum kalmak kendimizle ilgili birçok konuyu konuşmamak anlamına da gelmektedir. Geldiğimiz nokta itibariyle bir sarmalın içinde hafızası olmayan bir düzeneğin içinde, tekrar tekrar aynı gündem, aynı hata, aynı yollar, aynı sorunlarla karşılaşıyoruz. Güncel sorunlardan siyasal istikrarsızlık, terör, terör saldırıları gibi daha birçok konuyu halletmiş ve yolumuza koyulmuş olmamız gerekiyordu.
Türk düşüncesinin hafızasını kaybetmesinin doğal maliyeti bir tekerrür haline düşmesidir. Toplumsal ve siyasal hafızanın kaybı, gerçek bir kopma, kendi olmaktan, kendine özgü kurumlar kurmaktan ve düşünceler üretmekten bizi mahrum bırakmıştır. Geçmişiyle, dünüyle bağ kuramadıkça geleceğe dönük her hedef için benzer hatalar tekrar tekrar doğmaktadır. Güncel ve gündelik meseleleri bir gelenek üzerinden değil, geleneği bunlar üzerinden inşa ettiğimizde karşımıza sorunlarla boğuşmanın, sorunları çözememenin bir gelenek olduğu düzen çıkacaktır. Gerçek hafıza, kendi yerini diğer/ öteki hafızaya bırakır böylelikle. Gerçeğin yerini, hatta içini o işgal etmiştir. Hafıza kaybı sendromunun sürmesi bize belli alanlarda yine karanlık dönemleri, karanlık sahneleri, karanlık olayları hatırlatmaktadır. Bunlardan bir an evvel kurtulmanın gücünü fikrî alanda aramayan her yönetim, her siyasal akım ve her öne sürülen dü- şünce kolayca silinmeye mahkûmdur.
Kuram ve düşünce dergimiz Notlar'ın 3. sayısı ile huzurlarınızdayız. Bilerek ve isteyerek gecikmeyi tercih ettik. Ancak bunun bir diğer nedeni de itiraf etmemiz gerekiyor, dergimizde yayınlayacağımız derinlikte ve hacimde yazı gelmeyişi oldu. Türkiye'nin fikir sahasında ne kadar kurak olduğunun örneğini bir kez daha tecrübe ederek gördük. Kolay metne alışmış bir okur kitlesini yine bu tarz yazan bir yazar kitlesi besliyor. Dergi olarak zoru seçtik. Kolay metin yazarlığının ülkemizde nasıl teşvik edildiğini, nasıl ilgi gördüğünü bizzat müşahede ettik. Bütün bunlar çerçevesinde, Notlar'ın bizatihi varlığı hem yazar hem de okur çevresi için adeta bir sükût alanı oluşturmuştur. Biliyoruz bu sükût alanı, hem merak hem de bu çapın gerisinde olma ile ilgilidir. Ortaya koyduğumuz seviye üst bir seviye. Buna alışılacak, bu gözetilecek. Bundan geri dönüş yok.
Yeni sayımızda görüşmek üzere…